Haberler

Algoritmalar Maskeli Yüzünüzü Tanıyor Mu?

Aylardır süren COVID-19 salgını nedeniyle dünyanın her yerinde endişe giderek artıyor. Kendilerini virüsten korumak isteyen insanlar ağız, burun ve gözlerini tamamıyla kapatan birçok farklı siper, gözlük ve maske takıyorlar. Lâkin bu tarz kişisel önlemler bazı teknolojiler için büyük sorun teşkil ediyor.

Bildiğiniz gibi uzun süredir bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz güvenlik sistemleri, artık cep telefonlarımıza kadar girdi. Birçok mobil uygulama, kullanıcı girişi ve ödeme talimatı gibi işlemlerden önce parola, parmak izi, retina taraması veya yüz tanımlama gibi güvenlik aşamaları barındırıyor. Peki salgın boyunca kullandığımız maskeler, muhtelif yüz tarama teknolojilerini nasıl etkiliyor? Buyurun dünya çapında kendini kanıtlamış şirketlerin yöneticilerinden ve güvenlik yetkililerinden gelen cevaplara bakalım.

TrueFace:

Los Angeles merkezli TrueFace şirketinin yüz tarama teknolojisi, şu anda ABD hava kuvvetlerine bağlı askeri üslerde giriş çıkışlar için kullanılıyor. CEO Shaun Moore’a “maskeli kişileri tanımlayabiliyor musunuz?” diye sorulduğunda “şimdilik bilmiyoruz, zira algoritmamız salgın ortamında kullanıma sunulmadı” cevabını veriyor. Bunun üzerine, mühendislerin gece gündüz çalışarak maskeli insanlar üzerinde test yaptığını ve algoritmanın geliştirildiğini belirtiyor.

VisionLabs:

VisionLabs’in CEO’su Alexander Khanin, kişinin yüzünün belirginliğini azaltan kamera açıları ve maskeler nedeniyle bu tarz tanımlama teknolojilerinin performansında düşme olduğunu söylüyor, çünkü karşılaştırma yapılacak veri sayısı yetersiz kalıyor. Özellikle veri tabanındaki kişi sayısı bunu çok etkiliyor. 100.000 kişilik veride sorun çıkmasa da 1 milyon kişiye ulaşıldığında gözle görülür tanımlama hataları meydana geliyor. Bu yüzden sistemin kullanım amacına göre ayarlanması ve değişiklikler yapılması gerekiyor.

NtechLab:

Geliştirdikleri teknoloji Moskova’da 150.000 kamerada kullanılan NtechLab’in kurucusu Artem Kuharenko; kar maskesi, tıbbi maske ve şapka takan insanların yüzlerini bile tanımlayabildiklerini söylüyor. Bunun temel sebebi olarak da Güneydoğu Asya’da yaptıkları işlerden kazandıkları deneyimlerden bahsediyor. Bildiğiniz gibi Uzak Doğu’da gribal salgın dönemlerinde maske kullanımı 1960’lardan beri oldukça yaygın bir alışkanlık.

SenseTime, Alipay ve NEC:

Salgının kaynağına gidersek Çin’deki firmaların daha hızlı çalıştığını gözle görebiliyoruz. Örnek olarak SenseTime’ın Mart ayında yaptığı güncellemelerle bütün iş yerlerine giriş çıkışlarda maskeli kişileri tanımlayabildiğini biliyoruz. Bu kadar isabetli tanımlama yapmak için yapay zekânın göz, kaş ve burun köprüsü gibi maskeyle kapatılmayan bölgeleri analiz ettiği söyleniyor. Yalnız bu noktada ABD’nin SenseTime gibi bazı Çinli yapay zekâ firmalarına çeşitli ambargolar uyguladığını da belirtelim. Daha önceki yazılarımızda bu firmaların Çin hükümetiyle çalışarak Müslüman Uygurları takip ettiğini sizlere anlatmıştık. ABD’nin verdiği tepki de buna dayanıyor işte.

Çin’den gelen haberler genellikle olumlu gözükse de ihtilaf hâlinde yorumlar da alabiliyoruz. Örneğin WIRED’a röportaj veren bir vatandaş, Alipay’den ödeme yaparken maskesini çıkarmasının gerekmediğini ve bundan memnun olduğunu söylüyor. Pekin’de Gartner’da analist olarak çalışan Daniel Sun ise yüz taraması için kalabalıktan kaçarak sakin bir yerde maskesini indirdiğini ve bu şekilde ödeme yaptığını anlatıyor. Yani teknolojinin %100 çalıştığını söyleyebilecek bir delilimiz şimdilik yok.

Son olarak Japonya’ya bakarsak tanınmış holdinglerden NEC’in bu konuda başarılı iş çıkardığını söyleyebiliriz. ABD gümrük ve sınır devriyesinde tarama yapmak için tercih edilen NEC’in teknolojisi, pazardaki en gelişmiş yapay zekâlardan birine sahip. Firma yetkililerinden Benji Hutchinson, Japonya’da tıbbi maskelerin eskiden beri yaygın kullanılması nedeniyle zaten algoritma için yeteri miktarda veri olduğunu söylüyor ve bu duruma alışık olduklarını belirtiyor. Buna ek olarak da teknolojinin mükemmel olmadığını, kararın verirken müşterilerinin dikkatli davranması gerektiğini vurguluyor. Yani hata payı her zaman mevcut, bu yüzden sorumluluk sahibi kişilere ait.

Salgın ne zaman biter bilinmez, ama teknoloji firmalarının bundan olabildiğince yararlanacağı ve sık güncellemeler yapacağı, hatta yeni teknolojiler geliştireceği kesin gözüküyor. Siz evde kalmaya devam edin.

Kaynak

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu