Haberler

Türkiye’nin Nükleer Denizaltı Hamlesi NÜKDEN Resmen Başladı

İstanbul’da düzenlenen 12. Deniz Sistemleri Semineri’nde, Türk Deniz Kuvvetleri için tarihi bir dönüm noktası yaşandı. Denizaltı Filosu Komutanı Tümamiral Timur Yılmaz, Türkiye’nin nükleer tahrikli denizaltı projesi NÜKDEN’i ilk kez resmen duyurdu. Proje adı, “nükleer denizaltı” ifadesinin kısaltmasından oluşuyor. Bu açıklama, daha önce Oramiral Ercüment Tatlıoğlu’nun dile getirdiği stratejik vizyonun artık uygulamaya geçirildiğini gösterdi.

NÜKDEN, MİLDEN’in Ardından Devreye Alınacak

Deniz Kuvvetleri’nin hâlihazırda yürüttüğü MİLDEN (Milli Denizaltı) projesine eklenen NÜKDEN, Türkiye’nin denizlerdeki caydırıcılık kapasitesine niteliksel bir sıçrama vadeden stratejik bir adım olacak. Tümamiral Yılmaz, bu gelişmenin gerekçesini ulusal güvenlik, bölgesel yetki alanları ve milli uçak gemisinin liderliğinde oluşturulacak görev gruplarına destek ihtiyacı olarak açıkladı. Türkiye, bu yeteneğe sahip olarak açık denizlerde daha etkili bir güç unsuru haline gelmeyi hedefliyor.

Tümamiral Yılmaz, projenin sadece askerî bir hedef olmadığını belirterek, NÜKDEN’in Türkiye’nin bilimsel ve teknolojik altyapısıyla birlikte geliştirileceğini vurguladı. Projede, denizaltı inşa teknolojilerinden nükleer tahrik altyapısına, uydu haberleşme sistemlerinden yerli savaş yönetim sistemlerine kadar çok sayıda özgün kabiliyet yer alacak. Böylece Türk mühendisliği, bu alanda uluslararası rekabete açık bir seviyeye ulaşmış olacak.

NÜKDEN’in kalbini oluşturacak nükleer reaktör sistemi için karar süreci hâlâ devam ediyor. Şu anda feasibility çalışmaları ve mühendislik analizleri sürerken, erimiş tuz reaktörleri (Molten Salt Reactor – MSR) öne çıkan adaylardan biri olarak dikkat çekiyor. Bu reaktör tipi, kompakt yapısı sayesinde denizaltı platformlarına uygunluğu ile öne çıkıyor.

Nükleer denizaltılar, klasik denizaltılardan farklı olarak aylarca su altında kalabiliyor. Yakıt ikmali gerektirmemeleri ve sessiz hareket kabiliyetleri sayesinde görev gruplarına görünmez bir kalkan oluşturuyor. Özellikle uçak gemisi etrafındaki kuvvet yapısına entegre edildiklerinde, hava ve deniz unsurlarını aynı çatı altında toplayarak çok katmanlı bir savunma hattı oluşturuyorlar. Bu yetenek, Türkiye’nin “mavi vatan” stratejisi doğrultusunda Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Akdeniz gibi kritik bölgelerde uzun süreli varlık göstermesini mümkün kılacak.

NÜKDEN projesi için şu an net bir takvim bulunmuyor. MİLDEN projesinin 2019’da başlamasına rağmen ilk teslimatın 2031 için planlandığı göz önünde bulundurulduğunda, nükleer bir denizaltı için daha uzun bir sürece ihtiyaç duyulacağı açık şekilde görülüyor. Reaktör tipi hâlâ belirlenmemişken, Türkiye’nin bu alanda sıfırdan bir altyapı inşa etmesi gerekiyor. Bu süreç, sadece teknik değil aynı zamanda uluslararası hukuk açısından da dikkatle yürütülmek zorunda.

Türkiye, NÜKDEN ile birlikte sadece bir denizaltı platformu geliştirmiyor. Aynı zamanda savunma sanayiinde yeni bir çağa adım atıyor. Reaktör güvenliğinden enerji dönüşüm sistemlerine kadar uzanan bu geniş yelpaze, yerli mühendislik kabiliyetlerinin büyümesi açısından da bir fırsat oluşturacak. Bu süreç tamamlandığında, Türkiye deniz kuvvetleri açık denizlerde daha bağımsız, daha güçlü ve daha etkili bir konuma ulaşacak.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu