Blog

Uygulama Güvenlik Testi Nedir?

Uygulama güvenliği testleri, potansiyel güvenlik açıklarını bulmak ve uygulamayı kötü niyetli saldırılara karşı korumak için bir dizi teknik ve yöntemler sunar. Bu testler, bir uygulamanın güvenliğini test etmek ve tespit edilen zayıflıkları ortadan kaldırmak için kullanılabilir.

Günümüzde internet kullanımı hızla arttıkça, uygulama geliştirme sektörü de sürpriz olmayacak şekilde büyümeye devam ediyor. Uygulama geliştiricilerin kullanıcılar için uygulamalarını en iyi şekilde koruması gerekiyor. Bu nedenle, uygulama geliştirme sürecinin bir parçası olarak, uygulamalara güvenlik testleri yapmak önemli bir noktadır.

Uygulamanızın güvenliğini test etmek için farklı teknikler ve araçlar kullanabilirsiniz. Bu testler çeşitli yetkilendirme, kimlik doğrulama, ağ zayıflıkları, kod zayıflıkları, sızma testleri ve diğer güvenlik açıklarını tespit edebilir. Ayrıca bir saldırgan tarafından yapabilecek herhangi bir saldırganlara karşı uygulamayla simüle edilerek, uygulamanın güvenliği de test edilebilir.

Uygulama güvenliği testinde yaygın olarak, SAST, DAST, IAST ve RASP gibi çeşitli teknolojiler kullanılır. Bu teknoloji kullanarak güvenlik açıklarını tespit etmek mümkündür.

Genelde kabul görmüş yukarıda olan 4 teknolojinin yanında SCA ile ise uygulamada kullanılan kütüphanelerin güvenlik testlerine odaklanılır. MAST ise özellikle Bitcoin ağındaki uygulama güvenliği için kullanılan bir teknolojidir.

SAST – DAST – IAST – RASP – SCA – MAST Nedir?

SAST olarak adlandırılan Static Application Security Testing, uygulamaların kodunda oluşabilecek güvenlik açıklarını belirlemek için kullanılmaktadır. SAST, kodunuzu analiz ederek ve zayıf noktaları keşfetmesine yardımcı olur. Bu teknoloji, bulunan hataları tespit etmek için geliştirilmiştir.

DAST olarak adlandırılan Dynamic Application Security Testing, uygulamaların çalışma sırasındaki davranışlarını takip eder ve güvenlik açıklarını bulmak için kullanılabilir. Ayrıca, bu teknoloji uygulamanın kullandığı süreçlerde ortaya çıkabilecek sorunlarla uygulamanın son kullanıcının hizmetine sunmadan önce fark edilip problemin giderilmesi için kullanılabilir.

IAST olarak adlandırılan Interactive Application Security Test, SAST ve DAST teknolojilerini bir araya getirir ve daha doğru sonuçları sağlar. Kod zayıflıklarını anlamanıza yardımcı olmak için tasarlanmış olan bu teknoloji uygulamanın çalışma zamanında gerçek zamanlı değerlendirmesini sağlar.

RASP olarak adlandırılan Runtime Application Security Protection, amacı çalışma süresince uygulamanın davranışlarını takip ederek güvenlik açıklarını tespit etmektir. RASP, uygulamayı çalıştırmaya yönelik olarak davranışların gerçek zamanlı izlenmesini sağlayarak böylece güvenlik açıkları anlık olarak düzeltilmektedir. (Bir nevi uygulama son kullanıcının hizmetindeyken)

SCA olarak adlandırılan Software Composition Analysis, bir uygulamanın kullanılan üçüncü taraf bileşenlerinin (kütüphaneler, framework’ler vb.) güvenlik açıklarını tespit etmek için kullanılır. Üçüncü taraf bileşenler, bir uygulama geliştirirken kullanılan hazır kod parçalarıdır ve uygulamanın geliştirilme sürecini hızlandırmak için kullanılırlar. Ancak, bu bileşenlerin güvenlik açıkları içermesi, uygulamanın da güvenliği için bir risk oluşturur.

MAST olarak adlandırılan Merkleized Abstract Syntax Trees, Bitcoin ağındaki smart-contract’ların (akıllı sözleşmeler) daha güvenli ve ölçeklenebilir olmasını sağlar. Smart-contract’lar, blok zincirinde saklanan ve koşullara bağlı olarak belirli eylemleri gerçekleştiren programlardır. MAST, bu smart-contract’ların kodlarının blok zincirine daha verimli bir şekilde eklenmesine ve blok zincirindeki veri boyutunu azaltmaya yardımcı olur.

Uygulama güvenliği testi, uygulamaların kötü niyetli saldırılardan ve kullanıcı bilgilerinin çalınmasından kaçınmak için son derece önemlidir. Geliştiriciler bu testleri düzenli olarak gerçekleştirmeleri ve bulunan güvenlik açıklarını düzeltmeleri gerekmektedir, aksi takdirde ciddi sorunlar ortaya çıkabilmektedir.

Zafiyet tarama aracı olarak tabir edilen uygulamalar ise genel kanının aksine yazdığınız uygulamalar için çok derinlemesine analiz yapmıyor olabilir. Uygulamanın çalıştığı sistemdeki zayıf noktaları bulmak için veya bir hatalı ayar yapılmışsa bunu bulmak tek başına bir zafiyet tarama uygulaması kullanabilirsiniz fakat bu çok yeterli olmayabilir.  Bu yüzden ek olarak diğer araçlara ihtiyacınız bulunabilir. DAST diye tabir edilen kapsamda belli bir noktaya kadar sistemsel zafiyet taraması yapıyor ve DAST raporların daha olumlu sonuçlar almak için bazı entegrasyonları bulunuyor. Fakat her ürünün amacı farklıdır, bunu karıştırmamak gerekiyor.

Kod analizi, uygulama kodunu detaylı bir biçimde incelemek için kullanılır. Böylelikle, mevcut kodda güvenlik zafiyetlerini belirlemek mümkündür. Bu işlem genellikle SAST araçlarının yardımıyla yapılmaktadır.

Penetrasyon testleri, bir saldırganın uygulamanın güvenlik duvarını aşarak erişim sağlamaya çalışma perspektifinden gerçek dünya koşullarında uygulamanın ne kadar güvenli olduğunu ortaya çıkarmak için kullanılmaktadır. Bu testler, uygulamayla ilgili olarak ne gibi performans beklentileri olduğunu belirlemek için yardımcı oluyor.

Açık kaynak yazılım taraması, kullandığın uygulamaya güvenlik sağlamak için yapılan bir işlemdir. Bu tarama, açık kaynak kodlu kütüphanelerde bulunabilecek potansiyel güvenlik açıklarını ortaya çıkarmana yardımcı olacak.

Güvenlik Testleri, uygulamanın geliştirilmesi sürecinde önemlidir. Bunlar hem başlangıçta hem de sonrasında gerçekleştirilmelidir. Testlerin erken aşamalarda gerçekleştirilmesi daha az maliyet ile daha fazla güvenlik sağlamasına olanak tanır. Bu testler, veri gizliliği, kullanıcı doğrulama, yetkilendirme, ağ güvenliği ve diğer güvenlik unsurlarının eksik ya da hatalarına bakmak için kullanılır. Bu avantaj sağlanmasının nedeni, güvenlik açıklarının erken tespit edilmesine ve düzeltilmesine dayanmaktadır; bu durumdan kaçmak için daha zorlu ve daha pahalı bir saldırıya maruz kalmaktan kaçmaktadır.

Güvenlik testleri yaparken, uygulamanın işlevselliğini ve kullanılabilir olup olmadığını da göz önünde bulundurmak gerekir. Bunlar, uygulamaya hassasiyet sağlayacak olan hedef kullanıcıların deneyimini ve memnuniyetini etkileyebilecek faktörlerdir.

Seçeceğiniz Uygulama Güvenlik aracının, yazdığınız uygulama diline tam olarak uyumlu olduğu önemlidir. Seçeceğiniz uygulama, Yazdığınız uygulamanın alt yapısında tam olarak uyum sağlayamazsa, testler ya çok uzun sürebilir ya da olası yanıltıcı sonuçları doğurabilir.

Uygulama güvenliği testleri, sadece yazılım geliştirme aşamasında değil, uygulamanın düzenli bakım ve güncelleştirilmesi sırasında da gereklidir. Yeni fonksiyonlar veya özelliklerin eklenmesi, uygulamanın güvenlik düzeyini etkileyebilir. Bu nedenle, uygulama güvenliği testlerinin sistematik olarak tekrarlanması ve uygulamanın tazelenmesinden emin olunmalıdır.

Özetle, uygulama güvenliği testleri, herhangi bir uygulamanın güvenliğini arttırmak için önemlidir. Bu testler kullanılarak uygulamanın güvenlik bölgelerinde mevcut olan herhangi bir sorun bulunabilir ve bu sayede uygulamanın başarısı ve güvenliği sağlanabilir. Uygulama geliştirme sürecinde ve uygulamanın güncellenmesinde düzenli aralıklarla bu testler yapmak çok önemlidir.

Genel itibariyle bir uygulama yaşam döngüsünde üstteki senaryo en ideal senaryolardan birisi olarak kabul edilir.

Uygulama Güvenlik Testlerinin Avantaj ve Dezavantaj Nelerdir?

Statik Kod Analizi (SAST)

SAST, kısaltması olan Statik Kod Analizi, yazılım kodlarını sorgulamak için kullanılmaktadır. Bu teknoloji, derlenmesi veya çalıştırılması gerekmeden uygulama güvenlik açıklarını tespit edebilir. Kodu tarar ve potansiyel güvenlik zafiyetlerini belirleyebilir. Örneğin, SQL enjeksiyonları, XSS açıkları ve kötü niyetli kod enjeksiyonları gibi birçok farklı güvenlik açığı tespit edilebilir.

SAST’in avantajları şunlardır:

  • Kodun ilk aşamalarında uygulanabilir, bu da uygulama geliştirme sürecinde daha erken tespit edilen güvenlik açıkları anlamına gelir.
  • Kod analizi otomatikleştirilebilir, bu da zaman ve iş gücü tasarrufu sağlar.
  • SAST, uygulamanın çalışma zamanında etkileşim gerektirmez.

SAST’in dezavantajları şunlardır:

  • SAST, belirli bir kod yığınına odaklanır ve gerçek dünya senaryolarında kullanılan verileri dikkate almaz.
  • SAST, yanlış pozitif sonuçlar verebilir, yani güvenli kodu da tehlikeli olarak işaretleyebilir.
  • SAST, statik kod analizi yaptığı için, çalışma zamanında ortaya çıkan güvenlik açıklarını tespit edemez.

DAST’in avantajları şunlardır:

  1. Gerçek zamanlı test yapabilir: DAST, canlı bir web uygulamasını test ederek gerçek zamanlı sonuçlar almanızı sağlar. Bu nedenle, uygulamanın gerçek dünya koşullarında nasıl davrandığını test edebilirsiniz.
  2. Kapsamlı test yapabilir: DAST, bir web uygulamasının tamamını test edebilir. Bu nedenle, uygulamanın tüm güvenlik açıklarını tespit edebilirsiniz.
  3. Kolayca ölçeklenebilir: DAST, bir web uygulamasının ölçeğini artırdığınızda da kolayca kullanılabilir. Bu nedenle, büyük bir web uygulamasını test etmek için kullanılabilir.

DAST’in dezavantajları şunlardır:

  1. Yanlış pozitif sonuçlar verebilir: DAST, bir web uygulamasında güvenlik açığı olduğu sonucuna varabilir, ancak bu sonucun yanlış pozitif olabileceği de söylenebilir.
  2. Yanlış negatif sonuçlar verebilir: DAST, bir web uygulamasında güvenlik açığı olmadığı sonucuna varabilir, ancak bu sonucun yanlış negatif olabileceği de söylenebilir.
  3. Uygulama performansını etkileyebilir: DAST, bir web uygulamasında güvenlik açıklarını tespit etmek için bir dizi saldırı yapar. Bu saldırılar, uygulamanın performansını etkileyebilir ve hatta uygulamanın çökmesine neden olabilir.
  4. Sadece belirli bir zaman diliminde güvenliği test edebilir: DAST, bir web uygulamasının güvenliğini belirli bir zaman diliminde test eder. Bu nedenle, uygulamanın güvenliği her zaman garanti edilemez.

IAST (Interactive Application Security Testing) avantajları şunlardır:

IAST, uygulama güvenliği testi için etkileşimsel olarak nitelendirilir; çünkü SAST ve DAST teknolojilerinin bir araya getirilmesinden oluşur. Bu sayede IAST hem uygulamanın statik analizini gerçekleştirerek güvenlik açıklarını bulabiliyor, hem de aynı zamanda çalışma zamanındaki etkileşimleri takip ederek DAST’a benzer bir işlev gerçekleştirebilir.

IAST’in avantajları şunlardır:

  • IAST, uygulamanın kodunun analizini yaparak potansiyel güvenlik açıklarını tespit eder ve aynı zamanda gerçek dünya senaryolarında uygulamanın çalışma zamanındaki etkileşimleri izler.
  • IAST, uygulama güvenliği açısından daha kesin sonuçlar üretebilir ve yanlış pozitif sonuçların sayısını azaltabilir.
  • IAST, uygulamanın çalışma zamanında gerçekleştirildiği için, daha gerçekçi sonuçlar sağlar.

IAST’in dezavantajları şunlardır:

  • IAST, diğer teknolojilere göre daha pahalı olabilir.
  • IAST, tüm uygulama dillerini desteklemeyebilir.
  • IAST, uygulama performansını etkileyebilir.

RASP, Uygulama Güvenliği için Etkin Koruma (Runtime Application Security Protection) anlamına gelir. RASP, bir uygulamanın çalışma zamanında sürekli olarak güvenliğini korumak için kullanılan bir uygulama güvenliği teknolojisidir. RASP, uygulamanın çalışma zamanındaki davranışını izler ve olası tehditleri tespit eder. Bu sayede, uygulamanın güvenliği etkili bir şekilde korunur.

RASP’in avantajları şunlardır:

  1. Gerçek zamanlı koruma sağlar: RASP, bir uygulama çalışırken sürekli olarak güvenlik açıklarını tespit edebilir ve anında müdahale edebilir. Bu sayede, uygulama sürekli olarak korunur ve güvenlik açıkları hemen kapatılır.
  2. Uygulamanın tamamını korur: RASP, bir uygulamanın tamamını koruyabilir. Bu sayede, uygulamanın tüm bileşenleri ve işlevleri korunur.
  3. Düşük yanlış pozitif oranı: RASP, uygulamanın davranışını izleyerek, gerçek zamanlı olarak tehditleri tespit eder. Bu sayede, yanlış pozitif oranı oldukça düşüktür ve güvenlik açıklarının tespiti daha doğru ve kesindir.
  4. Uygulama performansını azaltmaz: RASP, bir uygulamanın çalışma zamanında güvenliğini korurken, uygulama performansını etkilemez. Bu sayede, uygulama kullanıcılarına yüksek performanslı ve güvenli bir deneyim sunar.

RASP’in dezavantajları şunlardır:

  1. Yüksek maliyet: RASP, bir uygulamanın güvenliğini korumak için gelişmiş bir teknolojidir. Bu nedenle, yüksek maliyetli olabilir.
  2. Yeni tehditlere uyum sağlamak zor olabilir: RASP, sürekli olarak güvenlik açıklarını tespit etmek için tasarlanmış olsa da, yeni tehditler ortaya çıktığında uyum sağlamak zor olabilir.
  3. İnsan faktörüne bağımlıdır: RASP, uygulamanın güvenliğini korumak için tasarlanmış olsa da, insan faktörüne bağımlıdır. RASP çözümlerinin başarılı olması için, doğru şekilde yapılandırılması ve yönetilmesi gerekmektedir.
  4. Kullanıcı gizliliği konusunda endişeler: RASP, bir uygulamanın çalışma zamanında sürekli olarak izleme yapar. Bu nedenle, bazı kullanıcılar, RASP teknolojisinin gizliliklerine müdahale edebileceği konusunda endişeleri olabilir.

SCA (Software Composition Analysis), yazılım bileşenleri analizi olarak da bilinen, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin kaynak kodunu, lisanslarını ve güvenlik açıklarını tespit etmek için yapılan bir analiz sürecidir. SCA, yazılım geliştiricilerine, uygulama güvenliği, yasal uyumluluk ve risk yönetimi gibi konularda yardımcı olur.

SCA’nın avantajları şunlardır:

  1. Güvenlik açıklarının tespiti: SCA, üçüncü taraf yazılım bileşenlerindeki güvenlik açıklarını tespit eder ve bu açıkların giderilmesi için gereken işlemleri belirler.
  2. Lisans uyumluluğu: SCA, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin lisanslarını tespit eder ve bu lisansların uygunluğunu kontrol eder. Bu da yasal sorunların önlenmesine yardımcı olur.
  3. Risk yönetimi: SCA, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin güvenlik açıklarının tespiti sayesinde, yazılımın güvenliğinin artırılmasına yardımcı olur ve böylece risk yönetimi konusunda önemli bir rol oynar.

SCA’nın dezavantajları şunlardır:

  1. Zaman alıcı: SCA, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin kaynak kodunu analiz ettiği için zaman alıcı bir işlemdir.
  2. Maliyetli: SCA, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin analizinde özel araçlar kullanılması gerektiği için maliyetlidir.
  3. Yanlış pozitif sonuçlar: SCA, bazen yanlış pozitif sonuçlar verebilir. Bu, bir bileşenin güvenli olduğuna dair yanlış bir güven duygusu yaratabilir.

Özetle, SCA, yazılımın üçüncü taraf bileşenlerinin güvenliğini, lisans uyumluluğunu ve risk yönetimini kontrol etmek için kullanılan bir analiz sürecidir. Ancak, zaman alıcı ve maliyetli olması gibi dezavantajları vardır.

MAST, “Merkleized Abstract Syntax Trees” (Merkle ağaçları üzerindeki soyut sözdizimi ağaçları) anlamına gelir ve özellikle Bitcoin ağındaki uygulama güvenliği için kullanılan bir tekniktir.

MAST, Bitcoin ağındaki smart-contract’ların (akıllı sözleşmeler) daha güvenli ve ölçeklenebilir olmasını sağlar. Smart-contract’lar, blok zincirinde saklanan ve koşullara bağlı olarak belirli eylemleri gerçekleştiren programlardır. MAST, bu smart-contract’ların kodlarının blok zincirine daha verimli bir şekilde eklenmesine ve blok zincirindeki veri boyutunu azaltmaya yardımcı olur.

MAST, smart-contract’lar için kullanılan kodu daha küçük parçalara bölerek blok zincirindeki veri boyutunu azaltır. Böylece, smart-contract’lar daha hızlı ve verimli bir şekilde işlenir. Ayrıca, MAST, her bir kod parçasının blok zincirindeki doğruluğunu bağımsız olarak doğrulamak için kullanılan bir tekniktir. Bu, blok zincirindeki veri bütünlüğünü ve güvenliğini artırır.

MAST, Bitcoin ağındaki smart-contract’lar için bir standart haline gelmiştir ve uygulama güvenliği açısından önemli bir rol oynamaktadır.

MAST’in avantajları şunlardır:

  1. Veri boyutunu azaltır: MAST, smart-contract’ların blok zincirine daha verimli bir şekilde eklenmesine ve blok zincirindeki veri boyutunu azaltmaya yardımcı olur. Bu da blok zincirinin daha hızlı ve verimli bir şekilde işlenmesine ve daha az depolama alanı kullanılmasına olanak tanır.
  2. Veri bütünlüğünü artırır: Her bir kod parçasının blok zincirindeki doğruluğunu bağımsız olarak doğrulamak için kullanılan bir teknik olan MAST, blok zincirindeki veri bütünlüğünü ve güvenliğini artırır.
  3. Ölçeklenebilirliği artırır: MAST, Bitcoin ağındaki smart-contract’ların daha güvenli ve ölçeklenebilir olmasını sağlar. Bu da Bitcoin ağının daha fazla kullanıcıya hizmet vermesini ve daha büyük bir işlem hacmine sahip olmasını olanaklı hale getirir.

MAST’in dezavantajları şunlardır:

  1. Kullanım zorluğu: MAST, smart-contract’ların kodlarının blok zincirine daha verimli bir şekilde eklenmesine izin vermek için biraz daha karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu da, MAST’in kullanımının biraz daha zor olmasına neden olabilir.
  2. Güvenlik riskleri: Her ne kadar MAST, Bitcoin ağındaki smart-contract’ların güvenliğini artırsa da, yine de güvenlik riskleri içerebilir. Örneğin, bir saldırgan MAST yapılarını manipüle ederek, blok zincirindeki veri bütünlüğünü tehlikeye atabilir.
  3. Yavaş işleme hızı: MAST yapıları, işlem hızını biraz yavaşlatabilir. Bu, özellikle büyük boyutlu smart-contract’ların işlenmesi sırasında hissedilebilir bir etki yaratabilir.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu